Uluslararası Kriz Grubu, Türkiye’nin Libya’da BM destekli Başbakan Fayez Serraj hükümetine verdiği askeri desteğin ortaya çıkardığı sonuçlara dair bir rapor hazırladı. “Türkiye’nin Libya Hamlesi: Çalkantılı Sularda Belirsiz Gelecek” başlıklı raporda, Türkiye’nin desteğinin General Halife Hafter’e bağlı güçlerin saldırısını durdurduğuna dikkat çekilerek, “Türkiye’nin kendi stratejik, siyasi ve ekonomik çıkarları ekseninde gerçekleştirdiği bu hamle, Libya’da zaten çok katmanlı olan krizi daha da karmaşık hale getirdi” denildi.

“Türkiye’nin Müdahalesi Sorunu Çözmedi”

Türkiye’nin müdahalesinin sorunları çözmediğini savunan ICG, raporda ”Türkiye’nin müdahalesi ne mevcut anlaşmazlığı çözüme kavuşturabildi ne de rakip siyasi ve askeri gruplar arasında verimli bir müzakere süreci başlatabildi. Dış aktörler Libya’daki müttefiklerine askeri donanım ve asker temin etmeye devam ettikçe anlaşmazlığın uzama ve daha fazla can kaybına neden olması ihtimali artacaktır. Türkiye’nin müdahalesi ateşkes ya da müzakere masasına geri dönüşü sağlayacak gibi görünmüyor; dış aktörlerin hiçbiri tek taraflı olarak geri çekilmeyeceğine göre Ankara ve anlaşmazlığa taraf olan diğer dış unsurlar bir araya gelmeli, Libya ve ötesinde çıkarlarını nasıl uzlaştırabileceklerini değerlendirme yoluna gitmelidir. Ankara Trablus’un ele geçmesini engellediği sürece amacına ulaştığına inansa da ödediği bedel çatışmanın uzaması ve daha fazla hayata mal olması ile ağırlaşabilir. Bu nedenle Türkiye ve Hafter’in dış destekçilerinin ortak bir zemin yaratma yolunda adımlar atması, ateşkes sağlanması için çalışması ve kendilerinin de temel çıkarlarına hizmet edecek biçimde bir uzlaşmaya varılabilmesi için Libya’daki müttefiklerini masaya oturtmanın yollarını araması kendi yararlarına olacaktır” görüşlerine yer verildi.

“Batıdan Türkiye’ye Üstü Kapalı Destek”

Türkiye’nin Libya’ya hava savunma ve diğer silah sistemleriyle, 100 Türk askeri yetkili ve Suriyeli muhalif güçlerden en az 2 bin savaşçı gönderdiği ileri sürülen ICG raporunda, bazı batılı ülkelerin de Türkiye’yi üstü kapalı desteklediklerine vurgu yapıldı. Raporda, “Batılı ülkeler Libya üzerindeki BM silah ambargosunu ihlal etmesi de dahil olmak üzere Türkiye’nin eylemlerini açıkça eleştirdiler. Ancak aynı Batılı hükümetler (Fransa dışında) Türkiye’nin tutumuna sempati duyduklarını üstü kapalı bir şekilde belli ettiler. Onlar da Serraj hükümetinin yenilgiye uğramasını istemiyor. Ayrıca onlar da Türkiye’nin müdahalesiyle hükümete verdiği doğrudan desteğin önce Hafter’in saldırısını durduracağını, sonra da onu müzakere etmek zorunda bırakacağını ümit ediyorlar. Ocak ayında önce Moskova, sonra da Berlin’de gerçekleşen diplomatik girişimler gerçekten de müzakerelerin başlayacağına dair umut kıvılcımları yaratmıştı, ne var ki bu girişimler sekteye uğradı ve BM Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salamé’nin istifası, müzakerelerin yeniden canlanması olasılığını zayıflattı görüşlerine yer verildi.

“Çözüm İçin İki Seçenek Var”

Türkiye’nin müdahalesinin Hafter güçlerinin ilerlemesini yavaşlattığının ancak savaşı durdurmadığının altı çizilen raporda, anlaşmazlığın tırmanmasının Türkiye aleyhine olabileceğine dikkat çekildi. Libya krizinde iki seçenek olduğu belirtilen rapor ”Libya’ya müdahale ederek Türkiye, birçok farklı aktör ve paydaşlardan oluşan karmaşık ve büyümekte olan bir anlaşmazlığın içinde buldu kendini. Ankara’nın Trablus’taki müttefikleri ülkenin farklı bölgelerinde Hafter’e destek veren merkezlere karşı saldırılarda bulunurken Türkiye ilk etapta öngörmediği ölçüde bu savaşın içine çekilme riskiyle karşı karşıya. Anlaşmazlığın daha fazla tırmanması halinde bu Türkiye’nin aleyhine olabilir ve Libya halkı daha büyük bedeller ödemek zorunda kalabilir. Ne Türkiye’nin ne de Hafter’in diğer dış destekçilerinin tek taraflı taviz vermeye yanaşmayacakları gerçeği ışığında karşılarında iki tane seçenek bulunmakta: Çatışmayı tırmandırmak ya da mümkün olduğunca kendi çıkarlarına da hizmet edebilecek bir barış anlaşmasına varılması için Libya’daki müttefiklerini ortak zeminde buluşmaya teşvik etmek. Bu seçeneklerden ikincisini tercih etmelidirler“ ifadeleriyle tamamlanıyor.

Kaynak: Amerikanın Sesi

Raporun Yönetici Özeti:

 

Raporun İngilizce formatı: