Pembe Hayat Derneği ve Kaos GL, ikili cinsiyet sistemine göre tasarlanan cezaevlerindeki trans kadınların yaşadıkları hak ihlallerini “Türkiye’de Trans Kadın Mahpuslar” raporunda ortaya koyuyor.
Bu rapor, Pembe Hayat LGBTT Derneği’nin trans kadın mahpuslarla 2008 yılında başlayan ve 2014 yılında Dilek İnce Giysi Bankası ile sistematik hale gelen mektuplaşmalarına dayanıyor. Rapora dâhil olan mektuplar 14 şehir ve 18 cezaevinden geliyor. Raporda bu mektuplar, Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç ile Mücadele Ofisi tarafından hazırlanan “Özel İhtiyaçlara Sahip Mahpuslar Üzerine Elkitabı”nda belirlenen sorun alanları temelinde analiz ediliyor.
“Translar özel ihtiyaçları olan mahpuslardır”
Türkiye’deki trans kadın mahpusların cezaevi deneyimlerinin ortaya konması ve ihtiyaçlarının belirlenmesi amaçlayan rapor, görünürlükleri nedeniyle özellikle trans kadınların, cezaevlerinde şiddet ve ayrımcılığa önemli ölçüde maruz kaldığına dikkat çekiyor. Raporda uluslararası insan hakları mekanizmalarının ve küresel sözleşmelerin devletleri tüm mahpuslar gibi trans kadınları da korumaya mecbur ettiği hatırlatılıyor ve LGBTİ mahpusları “özel ihtiyaçları olan mahpuslar” olarak tanımlandığını bildiriyor.
Rapor, transların adalete erişiminden, cezaevlerinin transların cinsiyet kimliğinin ret edişine, bir güvenlik önlemi olarak sunulan tecritten, transların sağlık hakkı ve yabancı trans kadın mahpusların ihtiyaçlarına değiniliyor.
“Yasa ve yönetmelikler trans mahpusları koruyacak şekilde düzenlenmeli”
Rapor, trans kadın mahpuslar özelinde ulusal mevzuata, uluslararası standartlara dikkat çekiyor. Ulusal mevzuatta, LGBTİ’lerin doğrudan kriminalize edilmediğini ancak LGBTİ’leri ayrımcılıktan koruyacak herhangi bir yasal mevzuatın da bulunmadığını belirten rapor, ilgili yasal düzenlemelerin “cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim” ibarelerini içermesi gerektiğini vurguluyor.
Raporun uluslararası standartlara yer verdiği bölümde LGBTİ’lerin haklarını koruyan, “Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi”, “Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi”, “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Cinsel Yönelim ve Cinsel Kimlik ile İlişkili Olarak Uygulanması Konusunda Yogyakarta İlkeleri”ve “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme”sine atıfta bulunuyor.
“Çözüm için alanda çalışan sivil toplum örgütleri sürece dâhil edilmeli”
“Türkiye’de Trans Kadın Mahpuslar” raporunun sonucu, adalet sistemindeki transfobi ve homofobi ile mücadele için tüm personelin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği eşitliği konularında eğitilmeleri gerektiğine dikkat çekiyor. Rapor, bu temelde ayrımcılık yapan kamu personeli hakkında cezai işlem yapılmasının da ilgili yönetmeliklere eklenmesi gerektiği ve cezaevinde uygulanan çıplak aramaya son verilmesi gerektiğini belirtiyor. Trans kadınların, diğer mahpuslarla aynı haklara sahip oldukları hatırlatılıyor ve güvenlik gerekçesiyle ya da keyfi olarak bu haklardan mahrum bırakılamayacaklarının altı çiziliyor. Ayrıca trans kadın mahpusların, özel ihtiyaçları olan hormon tedavisi ile isteniyorsa cinsiyet geçiş operasyonlarının sağlanması gerektiği ifade ediliyor.
Rapor son söz olarak, trans kadın mahpusların yaşadığı sorunların çözümü için alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin sürece dâhil edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
“Dilek Giysi Bankası” hakkında
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin 20 Kasım 2014 yılında Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Haftası kapsamında kurduğu Dilek İnce Giysi Bankası, adını, 2006 yılında Eryaman olaylarında pompalı silah ile öldürülen trans kadın Dilek İnce’den alıyor. Dilek İnce Giysi Bankası bir dayanışma ağı çevresinde, gönüllülerin yardımları ile ilerliyor. Banka, gönüllülerden gelen temiz, kullanılabilir kıyafetleri, ihtiyaç sahibi mülteci ve mahpus LGBTİ’lere derneğimize gelen ve Kaos GL ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)’ in ilettiği mektuplar doğrultusunda ihtiyaçlara yönelik olarak iletiliyor. Dilek İnce Giysi Bankası kurulduğundan bu yana, 10 toplu gönderim yapıldı. 2014 yılında yapılan ilk gönderim 30 kişiye ve 2016 Mart ayı gönderiminde 70 kişiye ulaştı.