Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, 15 Haziran 2017 tarihinde, Gelecek Karanlık: Türkiye’de İhraç Edilen Kamu Çalışanlarına Yönelik Sonu Gelmeyen Baskılar başlıklı bir rapor yayımladı. 33 ihraç edilen kişiyle gerçekleştirilenler de dâhil olmak üzere Türkiye yetkilileri, sendika temsilcileri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve avukatlarla gerçekleştirilen toplam 61 görüşmeye dayanan raporun özet bölümünde şu ifadeler yer alıyor:
“Bu rapor, kanun hükmünde kararnameler kapsamında görevlerinden keyfi bir biçimde ihraç edilen 100 binden fazla kamu çalışanına odaklanıyor. İhraç edilenler arasında silahlı kuvvetler mensupları, polis memurları, öğretmenler, doktorlar, akademisyenler ve merkezi ve yerel yönetimlerin her kademesinde çalışan kişiler yer alıyor. (…) İhraç edilen kişilerden hiçbirine, sorumlu oldukları iddia edilen suçlara ilişkin olarak herhangi bir kanıt sunulmadığından, yaşanan ihraçların kişilere özgü nedenlerini değerlendirebilmek şimdilik imkânsız görünüyor. Kanun hükmünde kararnameler de, kararnamelere ekli listelerde isimlerine yer verilen kişilerin tamamının “terör örgütüyle aidiyeti, iltisakı ya da irtibatı” bulunduğu şeklinde genel bir gerekçe sunmakla yetiniyor. Dahası, ilgili kamu kurumları da ihraçlara ilişkin herhangi bir bireysel gerekçeyi ihraç edilen kişilere sunmadı. İhraç edilmelerinin üzerinden geçen aylar içinde, ihraç edilen kişiler de meslekten çıkarılmalarına neden olan bireysel gerekçelere ulaşabilmiş değiller. İhraçların geniş kapsamlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması, meslekten çıkarılan kişiler arasında sendika temsilcilerinin, siyasi aktivistlerin, insan hakları aktivistlerinin ve toplumun muhafazakâr kesiminde yer alıp hükümeti eleştirdikleri bilinen kimselerin yer alması ve 2016 tarihli darbe girişimin ardından 120’den fazla gazetecinin tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulmaları da dâhil olmak üzere muhalefete yönelik geniş kapsamlı baskıların bulunması, ihraçların çok büyük bir kısmının keyfi, adaletsiz ve/veya siyasi saiklerle yapıldığına dair endişeleri artırıyor.
İhraç edilen kamu çalışanlarının karşı karşıya olduğu bir hayli belirsiz gelecek, bu kişilerin ihraç edilmelerine karşı itirazda bulunabilecekleri etkili bir mekanizmanın olmayışından ötürü daha da belirsiz bir hale geliyor. Hâlihazırda Türkiye’de hiçbir mahkeme ihraçları denetleme yetkisinin olduğunu kabul etmiyor. Olağanüstü hal kapsamındaki ihraç işlemleri ile kurumların kapatılmasını incelemek için kurulan geçici komisyonun 16 Mayıs’ta atanan yedi üyesinin de ne bağımsızlığı ne de içlerinde yer alacakları mekanizmayı etkili kılabilecek bir kapasitesi bulunmuyor. Komisyonun önüne gelecek dosya yükünü eritebilmesi için, üyelerin, komisyon için öngörülen iki yıllık görev süresi içinde günde yüzlerce karar alması gerekecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de şimdiye dek ihraç edilen kişiler tarafından önüne getirilen başvuruları, ihraçlara karşı iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle reddetti.” Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi