Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin (DİTAM) Diyarbakır’da 277 doktor ve 42 eczacı ile görüşerek hazırladığı araştırma raporu Nisan 2012 yayınlandı.
Araştırmanın bulgularına göre Diyarbakır’da görev yapan hekimlerin %49.3’ünün anadili Türkçe, %47.5’inin anadili Kürtçe’dir. Diyarbakır’da görev yapan eczacıların ise %21.4’ünün anadili Türkçe, %73.8’inin anadili Kürtçe’dir. Hekimlerin %28.5’i anadili olmamasına rağmen Kürtçe’yi kısmen anladığını ifade etmektedir. Hekimlerin sadece %10’u Kürtçe’yi hiç anlamadığını belirtmiştir. Eczacılar arasında Kürtçe’yi anlayabilenlerin oranı %85’i bulmaktadır. Eczacılardan anadili Kürtçe olanların oranı %73.8 olmasına rağmen konuşabilenlerin oranı yaklaşık %55’tir. Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu ise hekimlerin hastalarıyla dil sorunu yaşama durumunun yaş ve cinsiyete göre farklılaştığıdır. Hekimlerin yaş grubuna göre iletişim problemi yaşama durumlarına bakıldığında öne çıkan bir sonuç, 30 yaş altındaki hekimlerin %72.5’i dilden kaynaklanan iletişim problemi yaşadığını söylerken, 30-39 yaş grubunda bu oran %62.5’e, 40-49 yaş grubunda %68,3, 50 yaş üzerinde ise %27,3’tür. Bu oranlar hekimlerin anadili Kürtçe olan hekimlerle anadili Kürtçe olan hastalar arasında da bir dil sorunu yaşandığını göstermektedir. Başka bir deyişle daha genç yaştaki hekimlerin anadilleri Kürtçe olsa da hastaların kullandığı Kürtçe’yle sağlıklı iletişim kuramadığı görülmektedir. En önemli farklılaşma ise hekimlerin cinsiyetine göre iletişim problemlerinin dağılımında görülmektedir. Kadın hekimler arasında iletişim problemi yaşayanların oranının %84.7 olduğunu görmekteyiz. Bu oran erkek hekimlerde %58.7’dir. Eczacılar arasında da kadınların daha yüksek oranda iletişim problemi yaşadığını görmekteyiz. Anadili Kürtçe olan hekimlerin %79.3’ü, hastalarının bunu anladığında güvenlerinin arttığını belirtmiştir. Eczacılarda da bu oran %71.4’ü bulmaktadır. Bu sonuç hastayla hekimin aynı etnik grupta olmasının hasta üzerinde güven arttırıcı bir faktör olarak olmaktan çok hastanın kendisini daha iyi ifade edeceği ve dolayısıyla daha iyi tedavi alacağı şeklinde yorumlanabilir. Bu durum hasta-hekim ilişkisindeki iletişimin önemini ortaya koymaktadır. Anadili Türkçe olan hekimlerin de Kürtçe olan hekimlerin de kadın hastalarla iletişim problemi yaşama oranı erkek hastalarla problem oranından ciddi ölçüde yüksektir.
Anadili Türkçe olan hekimlerin yaklaşık %63’ü kadın hastalarla iletişim sorunu yaşadığını belirtirken yalnızca %18’i cinsiyetler arasında bir fark bulunmadığını söylemiştir. Anadili Kürtçe olan hekimlerin de yaklaşık %69’u daha çok kadın hastalarla iletişim sorunu yaşadığını belirtmiştir. Yine ilçe ve köylerden gelen hastalarla iletişim problemi yaşama oranı il merkezinden gelen hastalarla karşılaştırıldığında oldukça yüksektir. Bu oran anadili Türkçe olan hekimlerde %74.5 iken anadili Kürtçe olan hekimlerde %61.9’dur. Cinsiyet ve yerleşim yerine göre hasta hekim ilişkisinde dil sorununun farklılaşmasının en önemli nedeni kadın hastaların ve kırsal kesimden gelen hastaların anadilleri dışında başka bir dili bilme oranlarının düşük olmasıdır. Ayrıca hastaların yaş grubu ilerledikçe dil sorunu yaşanma oranı da artmaktadır. Hekimlerin en çok iletişim problemi yaşadıkları hastalar 50 yaş üzeri hastalardır. Eczacılarda da sonuçlar aynıdır.
Hekimlerin görev yaptıkları yerlerdeki yaygın konuşulan dili bilmelerinin sağlık hizmetlerine erişimi ve etkinliği arttırdığını düşünen hekimlerin oranı anadili Türkçe olanlarda %86.8, anadili Kürtçe olanlarda ise %96.5’tir. Eczacılarda bu oran %71.4’tür. Hekimlerin büyük çoğunluğu hastalarıyla aynı dili konuşabileceği bir yerde görev yapmanın kendisi için önemli olduğunu belirtmiştir. Bu sonuç sağlık hizmetini verenlerin hastalarla aynı dili konuşmalarının sağlık hizmetlerinin etkinliğini ve verimliliğini arttıracağının bir göstergesidir.
Çalışmaya katılan hekim ve eczacılara dile dayalı iletişim problemlerinin çözümü konusunda görüş ve önerileri sorulduğunda, hekimlerin %40’ı Diyarbakır’da hastaların anadilini bilen sağlık personeli kullanılması gerektiğini belirtirken, %43.3’ü hekimlerin anadili farklı olsa da görev yaptıkları bölgede yaygın kullanılan dili öğrenmesinin yararlı olacağını belirtmiştir. Dolayısıyla hekimlerin yaklaşık %84’ü hastanın dilini bilmenin önemine dikkat çekmişlerdir.
ÖNERİLER:
– Hasta-sağlık çalışanı iletişiminde dil sorununun ayrıntılı ortaya koyacak daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.
– Diyarbakır ve bölgede Türkçe dışında başta Kürtçe olmak üzere Arapça gibi dilleri konuşabilen sağlık çalışanlarının istihdamı teşvik edilmelidir.
– Diyarbakır ve bölgeye yeni atanan sağlık personeline İl Sağlık Müdürlüğünün organizasyonunda sendika ve sağlık meslek örgütlerinin katılımıyla dilden kaynaklanacak sorunların en aza indirgenmesi için hasta-hekim ilişkilerinde iletişim kurabilecek kadar Kürtçe ve bölge de konuşulan dilleri öğrenilmesi sağlanmalıdır.
– Bu çalışmada hasta-hekim iletişiminde en sorunlu olan alanın kırsal kesimden gelen yaşlı ve kadın hastalar olduğu ortaya çıkmıştır. Bu hastaların doktorlarla daha çok yakınları aracılığıyla iletişim kurdukları görülmektedir. Bu sorunu hafifletmek için sağlık kuruluşlarında Türkçe ve Kürtçeyi iyi bilen tercümanların istihdam edilmesi yararlı olacağı görülmektedir.