Son 10 yıl içerisinde, Avrupa ülkeleri, Afrika’dan teknelerle Avrupa’ya ulaşmaya çalışan insanları engellemek için çeşitli yollar aradı ve bunun için sınır ve göçmen kontrollerindeki öğeleri ‘dışsallaştırdı’. Dışsallaştırma, bir ülkenin sınırları ötesindeki –başka bir devletin sınırlarında ya da açık sularında- uyguladığı çeşitli sınır kontrol önlemleri anlamına gelmektedir. Ayrıca Avrupa’ya yönelik düzensiz göçü önleme sorumluluğunu Avrupa ülkelerinden alarak kaynak ya da transit ülkelere yükleyen önlemler de içerir.
Avrupa dışsallaştırma önlemleri genelde Avrupa ve Afrika ülkeleri arasında yapılan iki taraflı anlaşmalara dayalıdır. Birçok ülkenin bu türde anlaşmaları vardır, ancak anlaşma detaylarını kamuoyu ile paylaşmazlar. Örneğin İtalya’nın Mısır, Gambiya, Gana, Fas, Nijer, Nijerya, Senegal ve Tunus ile “göç ve güvenlik” konusunda işbirliği anlaşmaları; İspanya’nın da Cape Verde, Gambiya, Gine, Gine-Bissau, Mali ve Moritanya ile göç hususunda işbirliği anlaşmaları bulunmaktadır. Ayrıca, bir başka seviyede, Avrupa Birliği (AB) göç kontrolü konusunda politik diyalog, çeşitli mekanizmalar ve finansal enstrümanlar aracılığı ile, Kuzey ve Batı Afrika ülkeleri ile doğrudan çalışmalar yürütmektedir.
Örneğin 2010 yılında, Avrupa Komisyonu Libya ile göç konusunda işbirliği yapılması hususunda anlaştı, ancak 2011’de bu ülkede çıkan karışıklar nedeni ile işbirliği gündemi askıya alındı. Bununla birlikte, iç karışıklığın bitmesi ile, AB ve Libya arasındaki göç konuları hakkındaki görüşmeler yeniden başlatıldı.
Avrupa Birliği Üye Ülkelerinin Dış Sınırlarının Yönetimi için Operasyonel İşbirliği Ajansı (FRONTEX) de Avrupa toprakları ötesinde çalışmalarını sürdürmekte. FRONTEX, Avrupa suları ötesinde, Akdeniz’de, Senegal ve Moritanya kara suları da dahil olmak üzere Batı Afrika kıyılarında, bu ülkelerin yetkili mercileri ile işbirliği içinde sürdürülen deniz devriyelerini üstlenmiş durumda.
Sınır kontrol çalışmalarının dışsallaştırılması politikası tartışmalı bir konudur. Bazı eleştiriler, AB ve bazı üye ülkelerini göçmen, sığınmacı ve mültecilerin haklarını tehlikeye sokan anlaşmalar yaptıkları ve faaliyetler içinde bulundukları yönünde suçlamakta. Bu anlaşmalar ve faaliyetlerin şeffaflıktan uzak bir ortamda yürütülmesi ise eleştirileri daha da arttırmaktadır.
Bu raporda, İtalya ve Libya arasındaki göç anlaşmalarının göçmenler, mülteciler ve sığınmacılar üzerinde insan hakları açısından doğurduğu sonuçlar incelenmiştir. Rapor ayrıca, daha derin bir şekilde soruşturulması gereken, denizdeki kurtarma harekatlarında yaşanan başarısızlıklar konusunda endişeleri dile getiriyor. Bu rapor, Uluslararası Af Örgütü’nün Avrupa dışsallaştırma politika ve uygulamalarının, insan hakları üzerindeki etkilerini incelemek üzere yürüttüğü geniş çaplı çalışmaların bir parçası olarak hazırlanmıştır.
Metin Kaynağı: Madde14.Org