Göç Araştırmaları Derneği‘nin (GAR) hazırladığı Suriyeli Kadınların Çalışma Deneyimleri ve Toplumsal Cinsiyet İlişkileri raporu, Suriyeli mülteci kadınların çalışma deneyimlerine ‘mecburiyet, müzakere, değişim’ başlıklarıyla odaklanıyor.
Lülüfer Körükmez, İlhan Zeynep Karakılıç ve Didem Danış tarafından Henrich Böll Stftung Derneği’nin desteğiyle hazırlanan araştırma raporu, Mersin, Gaziantep ve İzmir’de derinlemesine mülakat yapılan 48 Suriyeli mülteci kadınının, ücretli iş gücüne girişlerini ve çalışma deneyimlerini toplumsal cinsiyet perspektifiyle ele alıyor. Araştırmanın, yeniden yerleşme sürecinde Suriyeli kadınların ücretli iş deneyimlerinin yarattığı toplumsal cinsiyet normları, ilişkileri ve rollerinin dönüşümünü, ücretli iş, çalışma rejimi ve toplumsal ağları odağına alarak anlamayı amaçladığı belirtilen raporda, görüşülen kadınların tamamına yakınının Türkiye’de geçim sıkıntısı sebebiyle ve “mecburiyetten” çalışmaya başladıklarını belirttikleri kaydediliyor. Rapora göre, kadınlar göç öncesinde Suriye’de yaşam koşullarının görece kolay olması ve ev dışında ücretli çalışmanın kadınlara uygun olmadığına yönelik toplumsal cinsiyet normları nedeniyle çoğunlukla çalışmadıklarını dile getiriyor. Kadınlar göç sonrası, yeniden yerleşme sürecinde ise geçim sıkıntısı ağırlaştıkça, mecburiyetten çalışmaya başladıklarını belirtiyor.
İş Bulmada Toplumsal Ağlar Anahtar
Rapora göre, göç sürecinde yaşanacak kentin seçiminde, o kentte yaşayan aile, akrabalar ve tanıdıkların varlığı belirleyici oluyor. Bu ilişkiler toplumsal ağın önemli bir kısmını oluşturmakla birlikte, iş bulmak için kadınlar bu ağların fiziksel ve sosyal sınırlarının dışına çıkarıyor. Parça başı işler, komşu, akraba gibi yakın ilişkiler yoluyla bulunurken, ev dışı işler için mahalleden çıkmak gerektiği görüldüğü belirtilen raporda, iltica ve mültecilik alanında çalışan STK’lar, gerek göçmenler gerekse de göçmen olmayanlarla ilişki kurmak ve ilişki ağını geliştirmek açısından bir düğüm noktası olduğu vurgulanıyor. Kadınlar kurs, eğitim ve benzeri faaliyetlere katılarak bir yandan sosyalleşme imkanı bulurken diğer yandan da iş imkanlarından haberdar oluyorlar.
İş Koşulları Günlük ihtiyaçları Karşılamakla Sınırlı
Raporda, kadınların genellikle güvencesiz, geçici ve düşük ücretli işlerde çalıştığı, emeklilik gibi güvencelerin ise neredeyse mümkün olmadığı belirtiliyor. Kazanılan paranın hanenin geçimi için harcandığı belirtilen raporda, kadınların STK’larda veya kamu kurumlarında çalışanlar, kendi kurduğu işte çalışanlar, ev dışında kuaför, tezgahtar, konfeksiyon işçisi gibi ücretli işlerde çalışanlar, evde parça başı iş yapanlar olarak dört kategoride çalıştığının belirlendiği ve tüm bu işlerin kadınlara güvenceli bir gelecek sunmaktan uzak oldukları vurgulanıyor.
Ayrımcılık Ve Irkçılık Yaygın Pratik
Raporda mülteci kadınların iş yerlerinde ayrımcı ve ırkçı yaklaşımlarla yaygın karşılaştığı belirtilirken, Türkiyelilere göre düşük ücret, laf atma ve doğrudan aşağılamanın yanı sıra, bazı iş yerlerinde kadınların Suriyeli olduklarını saklaması istendiği, zaman zaman da kadınların bir önlem olarak bunu kendiliklerinden yaptığı vurgulanıyor. Esnaflık yapan kadınlar ise, yine ırkçılık, ayrımcılık ile mali ve bürokratik zorluklar nedeniyle işlerini devam ettirmekte zorlandıklarını dile getiriyorlar.
İşe Girmek Yeni Yük ve Riskler Getiriyor
Kadınların ücretli işe girme süreci, güçlenme ve dayanıklılık kadar yeni yükler ve riskleri de beraberinde getirdiği vurgulanan raporda, “Evin ve ailenin bakımından sorumlu kişi olarak görülen kadınların, çalışmaya başlaması, ataerkil toplumsal cinsiyet normları sebebiyle kadınları oldukça zorlamaktadır. İşle birlikte bakım görevlerini de eksiksiz yerine getirebilmek için kadınlar daha fazla çaba harcamaktadırlar. Kadınların çalışmasının önündeki en önemli engel de çocukların bakımı ve hanenin düzeninin devamının sağlanmasıdır. Öte yandan, geleneksel ilişkiler içinde hanede güç ve söz sahibi olan erkekler, kadınların ücretli işe girmesiyle, hane reisliği görevini yerine getiremediklerini düşünerek erkeklikten düşme kaygısı yaşamaktadırlar. Kadınlar, eşlerinin yaşadığı duygusal ve mental zorluklarla baş etmek ve gerilimi hafifletmek için cinsiyete dayalı duygusal emek sarf etmektedir.” Deniliyor.
Değişimden Memnunluk
Kadınların önemli bir bölümünün, toplumsal cinsiyet ilişkilerinde yaşanan dönüşümden memnun oldukları bu değişimi Türkiye’de yaşamakla ilişkilendirdikleri belirtilen raporda, “Gerek ücretli çalışma nedeniyle gerekse de diğer ihtiyaçların giderilmesi için mecburi olarak evin fiziksel sınırlarının dışına çıkmak, beraberinde ilişki normlarının da dışına çıkmayı getirmiştir. Suriye’ye dönmenin, yaşanan değişimin kaybına neden olacağından endişe duymaktadırlar. Erkeklerin ise eski norm ve ilişkileri korumak istemeleri nedeniyle Suriye’ye dönmek istediği belirtilmektedir.” Deniliyor. Kadınların tüm zorluklarına karşın ücretli çalışmayla güçlendiklerini hissettikleri vurgulanan raporda, “Kendi hayatları üzerinde söz sahibi olabilmek; ilişkilerin başka türlü kurulması ihtimalini ve yollarını öğrenmek; bu yeni durumu deneyimlemek, kadınların bir dönüşüm geçirdiğinin ve dayanıklılık kazandığının işaretleridir. Çelişkileri ve kırılmaları içinde barındırıyor olsa da bu süreç, kuşkusuz sonraki kuşakta da sürecektir.” tespitinde bulunuluyor.
Kaynak:Sivil Sayfalar
Raporun tamamı: