İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch – HRW), Türkiye Basınını Susturmak: Hükümetin Eleştirel Gazeteciliğe Karşı Derinleşen Saldırısı başlıklı bir rapor yayımladı.
Raporun özet bölümünde şu ifadeler yer almaktadır:
Temmuz ayında darbe girişimi bastırıldıktan sonra bağımsız medyaya yönelik saldırılar basın özgürlüğü üzerinde bir yıldan uzun suredir devam eden baskıların ne denli yoğunlaştığını bir kez daha gösterdi. Basına yönelik sansür ise çok daha uzun suredir devam etmekteydi. Yetkililer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetinin hemfikir olmadığı önemli haberlerin medyada yer almasını önlemek için her gün biraz daha yaratıcı yöntemlere başvuruyorlar.
Beş eğilim öne çıkıyor: ilki, gazetecileri terör, kamu görevlilerine hakaret veya devlete karşı işlenen suçlar gibi suçlamalarla kovuşturmak için ceza adalet sisteminin kullanılması; ikincisi, gazetecilere ve medya organlarına yönelik tehditler ve fiziksel saldırılar; üçüncüsü, hükümetin editoryel bağımsızlığa müdahale etmesi ve eleştirel gazetecilerin işten atılması için medya kuruluşlarına baskı yapılması; dördüncüsü, hükümetin özel medya şirketlerine el koyması; ve beşincisi de, para cezaları, dağıtımın kısıtlanması ve eleştirel televizyon kanallarının kapatılması. Altıncı eğilim olan online haber sitelerinin engellenmesi ve genel olarak internete erişimin kapatılması bu raporda ele alınmamaktadır. Türkiye’nin internet özgürlüğüne koyduğu çok sayıdaki kısıtlama kendi başına bir araştırmayı hak ediyor.
Rapor bu beş eğilimi, Türkiye hükümetinin ifade ve konuşma özgürlüğünü nasıl yok ettiğini gösteren, en dikkat çekici örnekleri belgeleyerek incelemeyi amaçlıyor. Basın özgürlüğünü ihlal eden tüm olayları kapsamlı bicimde ortaya koymayı hedeflemeyen bu rapor, yalnızca belli başlı vakalara ve yeni eğilimlere yoğunlaşıyor.
Bu rapor için görüşülen gazeteciler, editörler ve avukatların hepsi, çalıştıkları boğucu ortamdan ve hükümetin haber olmasını istemediği konuları haber yapacak mecranın hızla daraldığından söz ettiler. Gazeteciler ayrıca, hükümetle silahlı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) arasındaki ateşkesin bozularak iki buçuk yıllık barış surecini yerle bir ettiği Temmuz 2015’ten beri çatışmaların şiddetlendiği güneydoğu gibi bazı coğrafi bölgelere erişimin kısıtlandığından da bahsettiler.