Geçen yıllar içinde dünyanın tanık olduğu en büyük krizlerden biri olan Suriyeli mülteci krizine uluslararası toplumun verdiği yanıt, mültecilerin büyük bir bölümünün güvenlik ve koruma bulma umudunun zalimce kendilerinden esirgendiği açık bir başarısızlık oldu. Mali destek ve mülteci kabulüne ilişkin verilen taahhütler tümüyle yetersiz kalmaya devam ediyor ve Suriye’nin komşuları, mültecilerin kabulünde orantılı olmayan bir sorumluluğu üstlenmiş durumdalar.
Türkiye’de en az 1,6 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor ve bu kişilerden 220.000’den fazlası hükümetin kurduğu mülteci kamplarında yaşıyor. Ancak, Türkiye’nin Suriyeli mülteci krizine verdiği yanıt, ayırmış olduğu kayda değer kaynaklara ve çok sayıda olumlu politika uygulamalarına rağmen, giderek artan bir biçimde sınırlılıklarını ortaya koyuyor. Çok sayıda kişi, Türkiye topraklarındaki korumaya erişimden mahrum bırakılıyor ve sınırı düzensiz yollarla geçmek durumunda kalanlar da geri itmeler, ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan ateşli silah kullanımı ve işkence de dâhil olmak üzere çeşitli ihlallerle karşılaşma riski altında. Türkiye topraklarına vardıklarında ise, Suriyelilerin hukuki statüleri tam anlamıyla net ve güvence altında değil. Hükümetin kurduğu kamplar da dolu olduğundan, Suriye’den gelen mültecilerin çok büyük bir çoğunluğu, kendi kendilerini idame ettirmek durumunda ve bu durum da yaygın bir yoksulluğa neden oluyor.
Uluslararası Af Örgütü, uluslararası topluma, samimi bir sorumluluk paylaşımı ruhuyla, Suriye’den gelen mültecilere sağladığı desteği kayda değer bir düzeyde artırma çağrısında bulunuyor. Uluslararası Af Örgütü, ayrıca Türkiye yetkililerine de Suriye’den gelen mültecilere güvenli geçiş yolları sağlama ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışarak mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılama çağrısında bulunuyor.
Metin Kaynağı : Madde14