Reuters Institute for the Study of Journalism Digital News Report 2018’i (Dijital Haber Raporu) yayınladı. Raporda 37 ülkedeki haber tüketicilerinin alışkanlıkları ve davranışları incelenirken, medya organizasyonlarına duyulan güven ve internetteki yanlış bilgi sorunu da öne çıkan başlıklar arasında yer alıyor.
Euronews ve Teyit.org’da raporla ilgili yer alan haberleri derledik, buna göre; dezenformasyon ve yanıltıcı haber konusunda 37 ülkede yaptığı bir araştırmada Türkiye yüzde 49 ile bu alanda en çok dezenformasyona uğrayan ülke olarak açıklandı. Türkiye’yi Avrupa ülkeleri arasında yüzde 44 ile Yunanistan, yüzde 42 ile Macaristan, yüzde 38 ile Romanya ve yüzde 36 ile Çekya takip ediyor. ‘Fake-news’ yani sahte haber ifadesinin en yaygın olarak kullanıldığı Amerika Birleşik Devletlerinde bu oran yüzde 31 düzeyinde görünüyor.
Aynı araştırmaya göre Türkiye aynı zamanda yüzde 65 ile internette siyasi görüş açıklamaktan en çok endişe duyan topluma sahip ülke oldu. Sebep ise “yetkililerle sorun yaşama” ihtimali. Türkiye’yi bu alanda yüzde 63 ile Vietnam, yüzde 57 ile Malezya ve yüzde 56 ile de Brezilya takip ediyor. Bu konuda en rahat hissedenler ise Norveç, ABD, İsveç ve Danimarka.
Sanal haber platformları ve sosyal medya mecraları nedeniyle küresel çapta bir artış yaşayan sahte ve yanıltıcı haberlerin pek çok ülkede ciddi etkileri olmaya başladı. Siyaset, ekonomi ve toplumsal olaylarda adeta tahribat gücü yüksek kitlesel bir silaha dönüşen sahte habercilik ile mücadelede alınan önlemler yetersiz kalıyor.
Özellikle sosyal ağalar yoluyla toplanan kişisel verilerin de kullanımı yoluyla dezenformasyon çok daha keskin ve hedefli şekilde yapılabilimekte. Son olarak ortaya çıkarılan Cambridge Analytica ve facebook veri skandalları ABD Başkanlık seçimlerinden Brexit referandumuna kadar pek çok önemli olayda yanıltıcı ve/veya kışkırtıcı haber ve dezenformasyonun kullanıldığını gösterdi.
Özellikle haber kaynakları ve mecra alternatifleri sınırlı gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu yöntemler kullanılarak hükümetlerin düşürüldüğü veya otoriter yönetimlerin iktidarda kalmak için bu yöntemleri kendi toplumlarına karşı kullandıkları biliniyor.
Teknolojinin getirdiği olanaklar hayatı kolaylaştırırken ve vatandaş haberciliği ismi verilen yeni bir olguyu yaratırken diğer yandan gazetecilik ve habercilik standartları erezyona uğruyor. Dünya hızlanan iletişim, yapay zeka yazılımları ve küçülen teknolojiler nedeniyle gazetecilerin işlerini kaybettiği ancak standartları olan güvenilir haberlere ve haberciliğe en çok ihtiyaç duyduğu dönemi aynı anda yaşıyor.
Türkiye’de haberlere güvenirim diyenlerin oranı %38 iken kendi takip ettiği habere güvenenlerin oranı ise %43. Aradaki farkın yalnızca %5 olması, haber tüketicilerinin yalnızca kendi takip ettikleri haberlere güvenme konusunda dahi sorun yaşadıklarını gösteriyor.
Rapora göre Türkiye’de en çok güven duyulan beş haber organizasyon sırasıyla Fox TV, NTV, CNN Türk, Cumhuriyet ve Sözcü.
Dünyada sosyal medyadaki haberlere güven %23 oranında. Türkiye’de ise bu oran %33. Yalnızca her üç kişiden biri sosyal medyadaki habere güvendiğini beyan etse de Türkiye bu konuda dünya ortalamasının üstünde.
Ancak Türkiye’de internette karşılaştığı bilginin doğru olup olmadığı konusunda endişe duyanların oranı ise %60.
Türkiye, ankete katılmadan önceki hafta içinde en az bir kez uydurma haberle karşılaştığını belirten ülkeler arasında birinci sırada yer alıyor. Her iki kişiden biri mutlaka asılsız bir habere denk geldiğini ifade ediyor. Bu oran, her 10 kişiden 8,5’inin internetteki bilgilerin doğruluğundan endişeli olduğu Brezilya’dan bile yüksek.
Türkiye’de her 10 kişiden neredeyse 7’si devletin internetteki yanlış bilgiye karşı bir şey yapması gerektiğini düşünüyor.
Sonuç olarak, rapora göre Türkiye’deki haber tüketicilerinin kamuya açık platformlarda fikir beyan etmek yerine WhatsApp gibi kapalı platformlara yönelmeye devam ettiğini, kullanıcıların yarısından çoğunun internetteki yanlış bilgiden endişeli olduklarını ve devletin bu konuda harekete geçmesi gerektiğini düşündüğünü söylemek mümkün.
Türkiye’de haber tüketme alışkanlığı kapalı platformlara taşındıkça, yanlış bilginin tespit edilmesi ve önlenmesinin zorlaştığını, internetteki yanlış bilgiye yasal önlemlerin ise ifade özgürlüğü açısından riskler taşıdığını hatırlatmakta fayda var.
Raporun İngilizce yayınlanan tam metni: