Raporun girişinden;
Her yıl, kimi ezici bir yoksulluktan kaçan kimi de şiddet ve zulümden uzak bir sığınak arayan binlerce göçmen ve mülteci Avrupa’ya ulaşmaya çabalıyor. Gerçekleştirdikleri yolculuk ise tehlikelerle dolu. 2000 yılından beri en az 23,000 kişinin Avrupa’ya ulaşmaya çalışırken hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.1 Avrupa Birliği’nin (AB) sınırlarına ulaşabilenler ise erişmeye çalıştıkları güvenliğe henüz erişemediklerini fark ediyorlar.
AB ve AB’ye üye olan devletler, düzensiz göçmenleri dışarıda tutabilmek için bu bireylerin gelme nedenlerine ya da büyük bir bölümün AB sınırlarına ulaşmak için neleri göze aldıklarına bakmaksızın aşılması giderek imkânsız hale gelen bir duvar örüyorlar. AB, sınırlarını “korumak” için gelişmiş izleme sistemlerine yatırımlar yapıyor, Bulgaristan ve Yunanistan gibi AB’nin dış sınırlarında yer alan üye devletlere sınırlarını güçlendirmeleri için mali destek veriyor ve AB hudutlarında devriye gezecek ve Avrupa genelinde faaliyet gösterecek sınır görevlilerinin koordinasyonunu sağlayacak bir kurum tesis ediyor.
Üye devletlerin kendileri de düzensiz yollarla gelenleri durdurmak için sıkı önlemlere başvuruyorlar. Göçmen ve mülteciler, iltica prosedürlerine erişimleri olmadan ve çoğu zaman hayatlarını ciddi riske atan yöntemlerle Bulgaristan, Yunanistan ve İspanya’dan hukuka aykırı bir biçimde sınır dışı ediliyorlar ve sınır görevlileri ve sahil güvenlik personelinden kötü muamele görüyorlar. Dahası, bazı AB ülkeleri, Avrupa’ya gelmeyi düşünen bireyleri caydırma amacıyla uzun süreli alıkoyma tehdidini kullanıyor.