Türkiye’de erken genel seçimleri gözlemleyen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi değerlendirme raporunu yayınlandı.

Ukraynalı Parlamenter Olena Sotnyk imzalı raporda açık bir dille adayların “eşit kampanya şansına sahip olmadığı” ve iktidar partisinin devlet olanaklarını kampanya boyunca ve seçimler sırasında kötüye kullandığı belirtildi.

Kurallar Erdoğan ve partisine uygulanmadı

Uluslararası pek çok aktör ve kurumun uyarı ve çağrılarına rağmen seçimlerin yedinci kez uzatılmış olağanüstü hal yönetimi altında yapıldığına önemle dikkat çekilirken, raporda seçim kanunlarının kağıt üzerinde adil ve eşit olmasına rağmen pratikte bunların Cumhurbaşkanı ve partisi için uygulanmadığı ifade edildi.

Finansman konusunda şeffaf olunmadı hesap verilmedi

İttifak seçeneğinin getirilmiş olması ile birlikte yüzde 10 seçim barajının halen devam ettiği, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçunun ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı noktalara gelebildiği, seçim kampanyalarının finansmanı konusunda yeterli şeffaflık ve hesap verilebilirliğin bulunmadığı, vatandaşlar ve uluslararası kuruluşların gözlemcilik etmesi için gerekli yasal düzenlemelerin hala oluşturulmadığı, zarflarda sandık komitesi mührü konusunun tartışmalı olmaya devam ettiği, bazı sandık komitelerindeki kişilerin yasada belirtildiği gibi kura ile belirlenmek yerine yasal sürenin dışında valilerce veya bölge seçim komitelerince seçildiği aktarıldı.

YSK’da karar alma süreci ve şekli endişeye sebep verdi

Raporda ayrıca Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) şeffaf olmayan şekilde kapalı kapılar ardında kararlar almasının ve bu kararların “YSK sitesinde hangi yasal gerekçeye dayandıkları belirtilmeden sistematik ve zamanlı bir şekilde yayınlanmamasının endişelere sebep verdiği” vurgulandı. Örnek olarak alınan 627 karardan sadece 74’ünün yayınlanması gösterildi ve bu duyuruların da bir iki hafta gecikme ile yapıldığına dikkat çekildi.

HDP’nin potansiyeli kırılmak istendi

Seçim bölgelerinin ve sandıklarının birleştirilmesi ve yer değiştirmesi konusunda da YSK’nın bazı valiliklerin taleplerini yasal sürenin dışında onayladığı, bu şekilde 16 bölgede güvenlik sorunu gerekçe gösterilerek HDP’nin güçlü olduğu yerlerde katılımın düşürülmesi amacı taşıdığı görüntüsünün ortaya çıktığı ifade edildi.

Sorulara yanıt alınamadı

Raporda YSK başkanının AKPM delegasyonu ile toplantı yaptığı ancak Uluslararası Seçim Gözlemci Grubu’nun (IEOM) üyeleri ile görüşmediğinin altı çizildi. Seçim öncesi AKPM delegasyonunun ziyaretlerinde RTÜK yetkililerinden adil olmayan medya yayınlarına ilişkin sorulara yanıt alınamadığı ifade edildi ve RTÜK’ün bu yayınlar üzerinde gerekli ve yeterli gözetim ve denetimi yağmadığı kaydedildi.

Raporda seçimler, medya, finansman ve oy kullanma sürecine ilişkin ayrıca şu önemli notlar düşüldü:

En büyük mitingler görmezden gelindi

  • Eşit ve adilane bir rekabet ortamı olmadı. Adaylar için medyada hakkaniyetli sürelerle yer alma, devlet olanaklarını ve bütçesini kullanmama gibi haklara ve kısıtlamalara tabi iken bu kurallar aday olan cumhurbaşkanına uygulanmadı ve bu da ona avantajlı bir kampanya imkanı sağladı.
  • Devlet kanalları en büyük muhalif parti mitinglerine dahi yer vermedi. Medyada adayların yer alma olanakları ve şekilleri ekstrem noktada eşitsizdi. Özellikle adaylardan tutuklu olan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın siyasi mesajlarını ülke çapında iletmesi için son derece kısıtlı imkanları oldu.

Devlet imkanları sonuna kadar kullanıldı

  • Yasalara aykırı olmasına rağmen seçim kampanyası sırasında devlet görevlileri iktidar partisini ve adayını öven açıklamalar yaptı. Devletin ulaşım araçları aynı parti ve adayı için kullanıldı. Vatandaşlar iktidar partisinin mitinglerine yine devletin imkanları ile ücretsiz taşındı.
  • Yine yasalara aykırı olmasına rağmen üst düzey askeri personel ve yargı üyelerinin seçim kampanyalarına angaje olduğunu gösteren haberler yer aldı.

Sosyal medya baskılandı özel kanallar gazeteler adil davranmadı

  • Seçim kampanyaları hükumete yakın ve kamu ihalelerine bağımlı şirketlerce kontrol edilen medyanın domine ettiği bir ortamda yürütüldü ve bu da farklı seslerin topluma ulaşmasını kısıtladı. İnternet ve sosyal medyanın önem kazandığı bu ortamda 28 Mayıs tarihinden itibaren 2 bin 600 sosyal medya kullanıcısı hakkında terörizme destek suçlamasıyla soruşturma açıldı. Bu soruşturmalarda nefret söylemi ile devletin ve halkın birliğine bütünlüğüne karşı suç işlendiği iddiası ile 894 kişiye dava açıldı.
TRT1, Show TV, Fox TV, CNN Türk ve A Haber kanalları ile Hürriyet, Sabah, Sözcü, Cumhuriyet ve Milliyet gazetelerinin yakından takip edildi. Buna göre AKP’nin ve Erdoğan’ın çok daha fazla ve olumlu olarak yansıtıldı. Yayınlarda Erdoğan ve AK Parti yüzde 33.7 ile 58.7’lik yer tutarken Muharrem İnce ve CHP yüzde 18.2 ile 27; Akşener ve İYİ Parti yüzde 1.2 ile yüzde 11 oranında yer ayrıldı.
  • Kanallarda genel olarak İYİ Parti’ye karşı ‘dengeli’, CHP’ye karşı ‘olumsuz’ bir yaklaşım sergilendi. Fox TV ise diğer tv kanallarına kıyasla, HDP hariç, adaylara ve partilere daha eşit ve adil bir yayın sürdürdü.

Kampanya finansmanında şeffaf olunmadı

  • Seçimin finansmanı ve bağışlara yönelik düzenlemeler çerçevesinde gerekli mal bildirimleri ve raporlar yayınlanmadı. Kanunlara harcanmayan bağışlarla ilgili hükümler konulmadı bu bağışların akıbeti açıklanmadı.

Seçim sürecinde ihlaller yaşandı

  • Yeni seçim düzenlemeleri ile vatandaşların adreslerinin kayıtlı olduğu yerlerin dışındaki bölgelere yönlendirilmesin önü açıldı ancak bu düzenlemenin kaç kişiyi etkilediği açıklanmadı.
  • Seçim sandıklarına verilen oy pusulalarının sayısı, kanunlarda açıkça belirtiliyor olmasına rağmen, düzenli şekilde kayda alınmadı, bazı sandıkların açılmasında gecikme yaşandı.
  • 1245 seçim sandığı gözlemlendi ve bunların yüzde 6’sında olumsuzluklar tespit edildi. Bu olumsuzlukların yüzde 12’si sandık güvenlik görevlilerinin tutumları ile ilgili oldu ve bu oranın da üçte birinde bu görevlilerin oy kullanma sürecine müdahalelerde bulunduğu belirlendi.
  • Seçim sandık kurullarının dörtte birinde tutanağın hazırlanmasında sorun yaşandı ve sayımların beşte birinde boş tutanakların önceden imzalandığı veya kasıtlı olarak hatalı giriş yapıldığı görüldü ki bu seçim sürecinde ciddi bir ihlaldi.
  • Sandık komitelerinin kullanılmamış materyalleri her zaman mühürlemediği görüldü. Gözlemlenen 28 sandıkta kim olduklarının anlaşılması zor yetkisiz kişiler, seçim görevlileri ve güvenlik birimleri görüldü ve bu tarz kişilerin oy kullanma sürecine müdahale ettikleri 10 vakıa görüldü. Gözlemlenen 29 sandıkta çıkan sonuçlar kanun gerektirdiği halde herkesin görebileceği şekilde afişe edilmedi.

Medyanın sonuçlara erişimi kısıtlı kaldı bazı gözlemciler sıkıntı yaşadı

  • Seçim sonuçlarının yalnızca Anadolu Ajansı’ndan medyaya servis ediliyor olması bir çok siyasetçi ve sivil toplum kuruluşu tarafından eleştiri kaynağı oldu.
  • Gözlemlenebildiği kadarıyla en az 15 seçim sandığında uluslararası gözlemcilere görevlerini yapmaları için emniyet güçleri veya sandık komitelerince müsaade verilmedi.

AKPM raporunda ayrıca Türkiye’deki seçimleri gözlemlemek isteyen Alman ve İsveçli iki parlamentere (Andrej Hunko ve Jabar Amin) müsaade edilmemesi ve bunun da ötesinde Türkiye girişlerinin dahi engellenmesinden üzüntü duyulduğu belirtildi ve bu karar eleştirildi.

Raporun sonuç kısmında ise şu ifadelere yer verildi:

“Ülkedeki OHAL seçimlerde oy kullanmayı engelleyecek şekilde bir düzenleme değildi ancak önemli ölçüde demokratik tartışma alanını ve çoğulculuğu kısıtlamıştır. Adaylar hiç bir düzlemde eşit fırsata sahip olmamıştır. Temel özgürlüklerin kısıtlanmış olması ve eşitsiz rekabetin bu seçimler üzerinde ciddi bir etkisi olmuştur.”

Dünyadaki iyi niyetli örneklerinden farklı olarak seçimlerden son derece kısa süre önce acele ve katılımcı olmayan bir şekilde yapılan düzenleme değişiklikleri idarecilerin seçimlere müdahalelerini engelleme, şeffaflık gibi güvenilirlik unsurlarını zayıflatmış bu düzenlemeleri sorgulanır hale getirmiştir. Erken seçimlerle ilgili YSK’ya iletilen itirazların neredeyse tamamı reddedilmiştir. YSK kararlarının üzerinde yargı denetiminin eksikliği seçimlerin yasal bütünlüğünün ve sağlamlığının güvence altında tutulduğunu sigorta etmemektedir. IEOM gözlemlediği sandıkların yüzde 94’ünde olumlu rapor belirtmiştir.”

 

Haber Kaynağı: Euronews

Raporun İngilizce metni için: