Seçim sürecini izlemek üzere Türkiye’de çalışmalar yapan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) heyeti, bir ara rapor yayınladı. Evrensel’in Amerika’nın Sesi’nden alıntıladığı habere göre raporda şu vurgular yer alıyor…
MUHALEFET YSK İÇİN YARGIYA BAŞVURAMIYOR
AGİT Heyeti’nin Türkiye’deki seçim sürecine ilişkin hazırladığı 11 sayfalık ara raporda, öncelikle seçim mevzuatına ilişkin yapılan yasal değişiklikler hakkında bilgi verildi. Ana muhalefet partisi CHP’nin, mühürsüz oy pusulası ve zarf gibi düzenlemelerden bazılarını iptal ettirmek üzere Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduğu ancak ret yanıtı aldığı hatırlatıldı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) ise, seçim sürecine ilişkin yegane karar verici organ olduğu ve siyasi partiler veya seçmenler tarafından YSK kararları aleyhine yargıya başvurulamadığı vurgulandı.
ADAYLAR KUTUPLAŞTIRICI SÖYLEM KULLANIYOR İLK SIRA ERDOĞAN’IN
Raporda, “Cumhurbaşkanlığı Seçimi kampanyasındaki çatışmacı atmosfer, genel kutuplaşmayı yansıtıyor. Bütün (Cumhurbaşkanlığı) adaylar, birbirine karşı sert ve birbirini lekeleyici üslup kullanıyor. Mevcut Cumhurbaşkanı sıklıkla diğer adaylar ve partileri terörizm destekleyicisi olarak işaret ediyor” denildi. Keza 28 Mayıs’ta mevcut Cumhurbaşkanı’nın (Erdoğan’ın), CHP adayı (Muharrem İnce) aleyhine bir seçim kampanyası konuşması nedeniyle dava açtığı da ifade edildi.
Cumhurbaşkanlığı Seçimi kampanyasındaki anahtar konu başlıkları ise, “parlamenter sistemde değişiklik yapılması, olağanüstü hal (OHAL), döviz kurundaki artışla birlikte ekonomik durum, genç ve eğitimli işsiz rakamları” olarak sıralandı.
‘MEDYA KURULUŞLARI KAPATILDI, GAZETECİLER TUTUKLANDI’
AGİT Heyeti’nin ara raporunda, medya kuruluşları aracılığıyla kampanya yapılması meselesi yanı sıra sosyal medya kullanıcılarıyla ilgili duruma da yer verildiği görüldü. Raporda, “İçişleri Bakanlığı’nın verileri itibariyle 28 Mayıs – 11 Haziran tarihleri arasında 1199 sosyal medya kullanıcısı hakkında terör propagandası yaptığı, nefret söylemi kullandığı, devletin bütünlüğü ve toplumsal bütünlük aleyhine olduğu tespiti yapılırken; bu kişilerden 643’üne yasal ceza verildiği” bilgisi aktarıldı.
Türkiye’deki medya açısından ise, raporda, “Hükümetle bağlantılı veya kamu ihalelerine bağımlı sahipleri olan kuruluşlar egemen” ifadesi kullanıldı. Medyada kutuplaşma atmosferi olduğu, çok sayıda medya kuruluşunun kapatılarak gazetecilerin tutuklandığı da vurgulandı.
OHAL ALTINDA SEÇİM YAPILMASI ENDİŞESİ
Uluslararası örgütlerin seçim sürecinin bütünlüğünü tehlikeye atacak şekilde, olağanüstü hal yönetimi altında seçimlerin yapılması konusunda endişelerini dile getirdikleri belirtildi. Bu konuda 9 Mayıs’da BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nden yapılan güvenilir seçim için ‘OHAL’i derhal kaldırın’ çağrısı hatırlatıldı.
Raporda, “Anayasa’nın ifade özgürlüğü hakkını genel anlamda koruma altına aldığı ancak medya üzerinde Terörle Mücadele Yasası ve internet ortamına ilişkin yasal düzenlemelerle sınırlamalar olduğu” da vurgulandı. Oysa “seçim mevzuatı uyarınca medya tarafından mutlaka eşit şekilde kampanyaları yansıtması gerektiği” ifade edildi. Buna karşın “Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), medyaya yaptırımlar uygulama gücünün ise yürürlükten kaldırıldığı” söylendi. Ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), medya izleme raporlarının ise kamuya açık olmadığı da kaydedildi.
Kaynak: Evrensel
Raporun İngilizce yayınlanan tam metni: