Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde 2019-2020 Türkiye Basın Özgürlüğü Raporu’nu açıkladı. 85 sayfalık detaylı raporda özellikle cezaevindeki gazetecilerin yaşadıkları sorunlardan, gazete ve televizyonlar üzerindeki ekonomik ambargoya, sansür ve otosansüre kadar gazetecilerin yaşadıkları tüm sorunlara dikkat çekildi.
TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, sunuşunda “2020 Türkiye’sinde gazetecilerin kalemlerini özgürce kullanamadıklarını ifade etmek yanlış olmayacaktır. Son 10 yılda gazeteciler üzerindeki baskıların sadece parmaklıkların ardıyla sınırlı olmadığını, medya sahipliğinin yandaşlaştırıldığını, işsizliğin en üst seviyeye çıktığını, davalar ile gazetecilerin yıldırılmak istendiğini, medya çalışanlarına fiziki saldırılarla gözdağı verildiğini biliyorsunuz. Dünya basın özgürlüğü sıralamasında en sonlara düşmemizin nedeni işte budur” denildi.
“86 GAZETECİ CEZAEVİNDE”
Rapora göre Türkiye’de 86 gazeteci cezaevinde. Cezaevinde bulunan gazetecilerden 4’ ü kadın, 82’si erkek. Cezaevindeki gazetecilerin 50’si tutuklu, 20’si ise hükümlü. Tutuklu gazetecilerden 44’ünün iddianamesi hazırlandı ve yargılamaları devam ediyor. Tutuklu 6 gazeteci ise iddianamelerinin hazırlanmasını beklemekliyor. Son bir yılda en az 28 gazeteci cezaevine girdi. Bunlardan 9’u hâlâ tahliye edilmedi, cezaevinde tutukluluk halleri devam ediyor.
1 YILDA 103 GAZETECİ GÖZALTINA ALINDI, 76 SORUŞTURMA AÇILDI
Nisan 2019-Nisan 2020 arasında toplamda en az 103 gazeteci gözaltına alındı. En az 76 soruşturma açıldı. Gazeteciler en az 108 ayrı gözaltı işlemine maruz kaldı. Son bir yılda gazeteciler en az 239 günü, ortalama 48 saati gözaltında geçirdi. 11 gazeteci gözaltındayken darbedildiğini beyan etti. 2 gazeteci çıplak aramaya maruz kaldığını belirtti.
Yıllık olarak incelendiğinde soruşturmaların; ülke iç ve dış siyasetinin hareketlendiği, sınır ötesi harekatların gerçekleştiği ve koronavirüs pandemisinin yaşandığı dönemlerde hızlı artışa geçtiği.
Örneğin Ağustos 2019’da Diyarbakır, Van ve Mardin Belediyelerine kayyum atanmasını takiben gerçekleşen protesto gösterileri sırasında çeşitli illerde 10 gazeteci gözaltına alındı.
2020 Şubat ayı sonu ve Mart ayı başında Rusya’nın İdlib’de yaptığı hava saldırında en az 33 TSK askerinin hayatını kaybetmesinin ardından hükümet tarafından sınır kapılarına yönlendirilen sığınmacı ve göçmenlere ilişkin Yunanistan sınırında, Edirne’de haber takibi yapan 14 gazeteci gözaltına alınırken, Rusya merkezli uluslararası basın kuruluşu Sputnik Türkiye çalışanı 4 gazeteci de gözaltına alındı.
Mart 2020’de koronavirüs pandemisinin ilanı ile özellikle yerel medya çalışanı 8 gazeteci gözaltına alındı. Yine aynı dönemde Libya’da bir milli istihbarat mensubunun cenazesinin haberleştirilmesi ile 6 gazeteci gözaltına alınarak tutuklandı.
“TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ” SUÇLAMALARDA BAŞI ÇEKTİ
Suçlamalarda ise “terör örgütü üyeliği” suçu başı çekti. Yıl içinde devam eden Fuat Avni haberleri soruşturmaları nedeniyle de “Örgüt adına faaliyet yürütme” suçuyla da soruşturmalarda sıklıkla karşılaşıldı.
Özellikle şubat ayından başlayarak sınır bölgesinde haber takibi yapan gazeteciler, askeri bölgeye girdikleri iddiasıyla gözaltına alındılar.
Mart ayında koronavirüs pandemisi ilanı ile “Halkı korku ve paniğe sevk ederek tehdit etme” suçlamasında da adeta patlama yaşandı.
Geçtiğimiz bir yılda en az 166 yargılama yapıldı. En az 400 gazeteci hakkında yapılan yargılamaların 154’ü ceza davası iken yalnızca 12’si tazminat davasıydı. Söz konusu 166 davadan 109’u İstanbul’da, 16’sı Diyarbakır’da, 11’i Ankara’da, 7’si Van’da 4’ü ise İzmir’de görüldü.
37 GAZETECİ FİZİKİ SALDIRIYA UĞRADI
TGS’ye ulaşan verilere göre en az 37 gazeteci fiziki saldırıya maruz kaldı. Saldırıya uğrayan gazetecilerden 14’ü yerel basında çalışırken 23’ü ise ulusal yayın yapan kuruluşlarda çalışmakta.
13 gazeteci sokak ortasında veya evlerinin önünde, 8 gazeteci haber takibi sırasında görevlerini icra ederken darbedildi. 3 gazetecinin de evinde yönelik taşlı sopalı saldırı gerçekleşti. 11 gazeteci gözaltında polis aracında, emniyette; 1 gazeteci de cezaevinde darp edildi.
Gazetecilere yönelik saldırılara ilişkin yürütülen soruşturmalarda nadiren tutuklama tedbirine başvurulurken, ağırlıklı olarak şüpheli saldırganların hiçbir güvenlik tedbiri alınmaksızın serbest bırakıldıklarını veya etkili soruşturma yürütülmediği için yakalanamadıkları görüldü. Neticede soruşturmaların kadük kaldığı ve cezasızlıkla sonuçlandığı tespit edildi.
YÜZDE 80 SANSÜRE UĞRADI
31 Mart 2020-2 Nisan 2020 tarihleri arasında çevrim içi ortamda Gazetecilerin Sansür ve Otosansür Kişisel Deneyim Anketi’ne göre; katılımcıların yüzde 80,8’i sansüre uğradığını, yüzde 19,1 ise uğramadığını beyan etti. Katılımcıların yüzde 78,7’si otosansür yaptığını, yüzde 21,2’si ise otosansür yapmadığını düşünüyor.
BİK TARAFSIZLIĞINI YİNE SORGULATTI
Geçtiğimiz bir yılda gazetelere yönelik çok ciddi Basın İlan Kurumu (BİK) müdahaleleri ile karşılaştık. Türkiye’de medya organlarına ilan ve reklam desteği sağlamakla yükümlü Basın İlan Kurumunun, BirGün ve Evrensel üzerinde uyguladığı “ambargo” niteliğindeki cezalar kurumun tarafsızlığını bir kere daha sorgulattı. TGS raporunda Cumhuriyet gazetesine BİK tarafından verilen cezaları da ele aldı.
BASIN KARTI SORUNU BU YIL DA DEVAM ETTİ
Türkiye’de basın kartı uygulaması yıllardır bitmeyen bir tartışma. Tek adam sistemine geçildikten sonra Basın Enformasyon Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı İleşitim Başkanlığı adını aldı.
Yeni komisyonun 9 üyesinden ikisi Cumhurbaşkanlığından seçildi. Bu üyelerden İletişim Başkan Yardımcısı Zahid Sobacı gazetecileri fişleyen raporu ile bilinen SETA Vakfının araştırmacı kadrosunda bulunuyordu. Komisyonun 3 üyesi ATV, Star ve Daily Sabah gazetelerinden. İki üyesi ise Anadolu Ajansı ve TRT’den.
Komisyonda Türkiye Gazeteciler Sendikası ve gazeteci cemiyetlerinden temsilciler ise yer almadı.
Sarı basın kartının rengi değiştirildi. Gazetecilerin büyük çoğunluğunun kartı yenilenmedi. Kartı yenilenmeyenler arasında TGS Genel Başkanı gibi meslek örgütü temsilcileri de var.
GAZETECİLER UZAKTAKİ AİLELERİYLE GÖRÜŞEMİYOR
TGS Yönetimi 2016-2018 yılları arasında Adalet Bakanlığından aldığı izin ile cezaevlerinde bulunan gazeteci meslektaşlarını ziyaret etmişti ancak 2019 yılında bu konuda yaptığı başvurular Bakanlık tarafından reddedildi. Buna rağmen TGS son bir yılda Silivri, Bakırköy, Diyarbakır, Mardin, Van, Ankara Sincan, İzmir Şakran, İzmir Kırıklar ve Elâzığ cezaevlerinde tutulan 46 gazeteciyi ziyaret etti. Yapılan görüşmelerden derlenen bilgiler doğrultusunda cezaevlerinde tespit edilen sorunlar şöyle:
- Ailesi farklı şehirde ikamet eden gazeteciler, ekonomik zorluklar ve benzeri nedenlerle aileleri ile ancak ayda bir görüşebildiklerini belirtmişlerdir.
- Gazetecilerin sohbet hakkı, “Spor saatinde kullanılıyor” denilerek kullandırılmamaktadır. Gazeteciler hobi hakkından yararlandırılmamakta, spor saatleri ise kısaltılmaya çalışılmaktadır.
- Kronik rahatsızlığı olan çok sayıda gazeteci cezaevinde tutulmaktadır. Görüşmelerden edindiğimiz izlenime göre cezaevlerinde sağlığa erişim hakkı ihlal edilmektedir. Gazeteciler revire çıkarılma konusunda sorun yaşadıklarını, hastane sevklerinin haftalar, hatta aylar sonra yapıldığını aktarmıştır.
- Yaptığımız tüm görüşmelerde 10 kitap sınırlamasının katı bir biçimde uygulandığı anlaşılmıştır. Kimi gazeteciler ise kitaplarına postada el konulduğunu belirtmiştir.
- Gazeteciler Yeni Yaşam, Özgür Gelecek, Özgürlükçü Demokrasi ve Yeni Asya gazetelerinin hiçbir şekilde verilmediğini, Evrensel ve BirGün’ün ise nadiren verildiğini aktarmıştır.
- Gazeteciler koğuşlarda bulunan televizyonlardan ancak cezaevi yönetiminin izin verdiği kanalları izlemek mecburiyetinde bırakıldıklarını belirtmişlerdir.
SORUNLAR SAYMAKLA BİTMİYOR
Basın özgürlüğünü etkileyen unsurlardan birisi de çalışma koşullarına ilişkin sorun ve talepler. İş kolundaki görece düşük örgütlenme oranı ve işsizliğin gazeteciler üzerindeki baskısı, medya sektöründeki sorunları çeşitlendirmekte.
TGS uzmanlarının bir yıl boyunca sahada yaptığı gözlem ve görüşmeler sonucunda elde ettiği veriler ışığında, medya çalışanlarının sıklıkla dile getirdiği sorunlar şöyle:
- Gazetecilik faaliyetine yönelik sansür ya da oto sansüre zorlanma
- Basın kartına erişimin kısıtlaması
- İş yükünün fazla olması/performans baskısı
- Fazla mesaiye zorlanma
- Ödenmeyen fazla mesailer
- 212 olarak bilinen kanun kapsamı dışında çalışma
- Sigortasız çalıştırılma
- İşveren veya yönetici(ler) tarafından mobbing uygulanması
- İşveren baskısıyla istifaya zorlanma ve kıdem tazminatının ödenmemesi
- Ödenmeyen ücret alacakları,
- İş güvences
- Adil bir ücret düzeyi
RTÜK TOPLAMDA 1 MİLYON LİRALIK CEZA KESTİ
Bı yıl da Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından pek çok medya kuruluşuna, yapılan haberlerin içeriği nedeniyle idari para cezası uygulandı.
Basın yayın kuruluşlarına RTÜK’ten 20 idari yaptırım kararı çıktı. Toplamda 1 milyon 33 bin 864 TL idari para cezası kesildi. Toplamda 16 defa yayın durdurma cezası verildi.
Kararların gerekçelerini inceleyen TGS son bir yıllık süreçte RTÜK tarafından 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesi (ı) (“Soruşturulmaksızın ve doğruluğundan emin olunmaksızın yayın yapılması”) ve (ç) (“İnsan onuruna saygı ilkesi uyarınca, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler” bentlerinin ceza gerekçesi yapıldığını gördü.
OLUMSUZLUKLARIN PANZEHRİ DAYANIŞMA
Türkiye Gazeteciler Sendikası raporunu “TGS olarak tüm bu olumsuzlukların panzehrinin, dayanışma ve örgütlenme olduğunu biliyor ve tüm meslektaşlarımızı, daha özgür ve bağımsız bir basın mücadelesinde yan yana olmaya davet ediyoruz” diye bitirdi.
Kaynak: Evrensel
Raporun tamamı:
Ek 1:
Ek 2:
Ek 3: