“Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılığı, eğitimden çalışma yaşamına, sağlıktan karar mekanizmalarına katılıma kadar yaşamın her alanında ciddi boyutlardadır. Bu eşitsizlik, özellikle kadınları ve kız çocuklarını etkilemektedir. Kız çocuklarının okula devamını sağlamak tutarlı, ısrarlı ve sürekliliği kadar toplumsal cinsiyet boyutunun tüm düzenlemelerle ve uygulamalarla hayata geçirilmesi gerekir.
Türkiye, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi(CEDAW) ve Pekin Bildirgesi gibi uluslararası yükümlülüklerinin gereği olarak kadınlarla erkeklerin eğitim olanaklarından eşit olarak yararlanmasını kabul etmiştir. Ancak Türkiye’deki eğitim politikası kadınlar için fırsat açmamakla birlikte AKP iktidarı süresince toplumsal cinsiyet algısı giderek geleneksel ve cinsiyet eşitliğini reddeden bir anlayışta derinleşmektedir.
Eğitimde var olan cinsiyet eşitsizliği ‘’doğal’’ ve ‘’var olması gereken’’ bir durum olarak kavratılmaktadır. Kız çocuklarının eğitimi konusunda mevcut yasa ve düzenlemelerin yetersiz kaldığı, eğitim süreçlerinin cinsiyet eşitsizliği ile pekiştirildiğini görmekteyiz. Eğitimdeki cinsiyet eşitsizliği, toplumsal eşitsizliğin bir uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitim, toplumsal eşitsizliğin yeniden üretilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.”